Orta Yaşlıysanız, Yaşlanma Karşıtı Cilt Bakım Rutinine Başlamak İçin Çok mu Geç?

“Çok geç” olduğunu düşündüğünüzde, moralinizin bozulması ve yeni bir rutine başlamak için motivasyonunuzun azalması kolaydır. Ancak dermatoloji uzmanlarının iyi bir haberi var: “Herhangi bir yaşta iyi bir cilt bakımı rejimine başlayabilir ve bunu sürdürebilirsiniz. Hiçbir şeyi kaçırmazsınız, ancak cildinize bakmaya başlamak için de şimdiki zamandan daha iyi bir zaman yoktur,” diyor ünlü Dermatolog Dr. Susan Massick.

Massick’e göre biyolojik yaşlanma çoğunlukla genetik ve hormonlar gibi kontrolünüz dışındaki faktörler tarafından belirlenirken, fizyolojik yaşlanma sigara, beslenme, uyku alışkanlıkları, stres yönetimi ve en önemlisi UV koruması gibi kontrolümüz altındaki şeyler tarafından değiştirilebiliyor.

Massick, “Çocukluğunuzdan yetişkinliğinize kadar güneşten korunma konusunda titiz davrandıysanız, fizyolojik yaşınız muhtemelen biyolojik yaşınızdan daha gençtir,” diyor. “Oysa eğer hayatınız boyunca bronzlaştıysanız biyolojik yaşınızdan daha yaşlı görünürsünüz.”

Sağlam bir cilt bakım rutini benimseyerek ve mikroiğneleme, kimyasal peeling, dolgu maddeleri ve lazerle cilt yenileme gibi profesyonel tedavileri uygulamak için bir dermatologla ortaklık kurarak, geçmişteki hasarları giderebilir ve yaşlanmanın diğer belirtilerini yavaşlatabilirsiniz.

Massick, “Kolajen ve elastin, cildimizi tanımlayan şeydir; kalın veya ince olması, esnekliği veya cildimizin elastikiyeti dediğimiz şey ne olursa olsun, onu gerdiğinizde hemen eski haline döner. Yaşlandıkça, sadece cildinizin dermis tabakasındaki kolajen ve elastini kaybetmeye başlamazsınız, aynı zamanda vücudunuzun kolajen ve elastin üretme yeteneği de azalır; bu da yaşlanmanın klasik belirtileri olarak ortaya çıkar” diyor. Özellikle menopoza yaklaşıyorsanız, düzenli olarak SPF kullanarak kolajeninizi hasardan korumak daha da önemli hale geliyor. Kadınlar özellikle menopozun ilk yıllarında doğal kolajenlerinin yaklaşık yüzde 30’unu kaybeder. Yağ yastıkçıkları cildimizin ve kemik yapımızın altında yer alır. Yağları bir evin temellerini düşünün. Yağ yastıkçıklarımız küçülmeye başladıkça, cildimizin dayandığı yapısal temeli kaybederiz. Yaşlandıkça yağ yastıkçıklarımız küçüldükçe yanaklarımız ve gözlerimiz daha çökük ve çökük görünebilir.

Cildinizin hasarı onarma yeteneği yaşla birlikte azaldığından, daha fazla hiperpigmentasyon ve renk bozulması fark edebilirsiniz. Güneşten gelen UV hasarının neden olduğu bu pigment değişiklikleri, epidermisimizin derin bazal tabakasında meydana gelir.

Fizyolojik olarak sadece kolajen kaybetmiyorsunuz, aynı zamanda yaşlandıkça artık kolajen ve elastin de üretmiyorsunuz. Cildiniz kendini onarma ve bütünlüğünü koruma yeteneğini kaybediyor, bu da çatlayan ve çatlaklar oluşturan kuru cilde yol açabilir. Yaşlandıkça iyi bir nemlendirici kullanarak cilt bariyerinizi yenilemeye yardımcı olmak bu yüzden önemlidir. Östrojen ve progesteron gibi hormonlar kadınlarda cildin esnek ve nemli kalmasına yardımcı olur.

Kolajeni gerçekten yeniden üretecek tek bileşen retinoidlerdir. Retinoidler ince çizgileri ve kırışıklıkları azaltmaya yardımcı olmasının yanı sıra hücre yenilenmesini artırarak güneş hasarından kaynaklanan dispigmentasyonu azaltmaya da yardımcı olabilir.

Cilt bakım rutininize ekleyebileceğiniz bir diğer değerli aktif ise C vitamini gibi antioksidan bir serumdur. C vitamini serumunun cildinizi kolajen ve elastin yıkımını hızlandırabilecek iltihaplanmaya karşı korumaya yardımcı olabileceğini belirtiyor.